HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Medeni Kanun’a göre, mevcut bir evlilik ya kendiliğinden sona erer ya da mahkeme kararıyla sona erdirilir. Evliliğin mahkeme kararıyla sona erdiği hal olan boşanmanın sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır.
Boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, evlilik birliğinin sarsılması ve terktir. Bunların haricinde taraflar farklı bir nedene dayanarak boşanma talep edememektedir.
Bu yazımızda, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenine dayanılarak açılan boşanma davası incelenecektir. Genel hatları ile boşanma davası hakkında bilgi almak için tıklayınız. Keyifli ve faydalı okumalar dileriz.  

A. HAYATA KAST

Medeni Kanun’un 162. maddesine göre, “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

İlgili maddeye göre, bir eşin diğer eşin hayatına kastetmesi veya diğer eşe pek kötü davranması yahut ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunması sonucunda söz konusu davranışlara maruz kalan eşin bu madde kapsamında dava hakkı doğmaktadır.

Hayata kast kapsamına, bir eşin diğer eşi öldürme niyeti ile yaptığı her türlü davranış, ölüm neticesini doğurmamak şartıyla dâhil edilebilir.[1] Zira bir eşin ölümü, boşanmayı gerektirmeksizin evliliği kendiliğinden sona erdiren bir olaydır.
Hayata kast fiili, diğer eşi fiilen öldürmeye teşebbüs yahut intihara teşvik[2] veya yardım etme şeklinde müspet bir davranış biçiminde ortaya konabileceği gibi diğer eşin ölmemesi için gerekli yardımdan kaçınma tarzında menfi bir davranış biçiminde de ortaya konabilir.

Örneğin yaralı eşin hastaneye götürülmemesi, diğer eşin ölmemesi için gerekli yardımdan kaçınma olup hayata kast kapsamında değerlendirilmektedir.

Medeni Kanun’un 162. maddesi kapsamında fiilin plânlanarak veya ani bir kararla ortaya konması önemli değildir.
Yine fiilin icrası sırasında kullanılan aracın ölüme sebebiyet verecek elverişlilikte olup olmaması veya eşi öldürmeye yönelik fiilden daha sonra vazgeçilmesi önemli değildir.
Hayata kast fiili mevcutsa artık hayatına kastedilen eş açısından evlilik birliği çekilmez hale gelmiştir.

Ne kadar ciddi boyutlara ulaşmış olursa olsun sadece ölüm tehdidinde bulunma kural olarak hayata kast olgusunun varlığı için yeterli değildir.[3] Ancak örneğin, eşinin kafasına silah dayayan kişinin bu davranışı, tehdit sınırlarını aşan bir durumdur.

Hayata kast niteliği taşımayan fiiller için TMK m. 162 anlamında “hayata kast” sebebine dayanarak dava açılması mümkün değildir.
Örneğin, bir eşin diğerini öldürmeye teşebbüs niteliğinde olmayan darp (şiddet) fiilleri, bu sebep kapsamında değildir. Bu gibi durumlarda eğer kanunî şartlar oluşmuşsa yine m. 162 kapsamında “pek kötü davranış” sebebine dayanarak yahut m. 166 gereğince “evlilik birliğinin temelden sarsılması” sebebine dayanarak boşanma davası açılabilir.[4]

Yukarıda örneklendirdiğimiz diğer eşin hayatına kast fiillerinin adından anlaşılacağı üzere “kast” ile işlenmesi gerekmektedir.
Tedbirsizlik veya ihmal sonucu işlenen fiiller, hayata kast kapsamına girmemektedir.

B. HAYATA KAST NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Hayata kast sebebiyle boşanma, TMK m. 162’de düzenlenmiş özel ve mutlak bir boşanma sebebidir.
Özel sebep olduğu için kanunda aranan olgu veya olay gerçekleşmedikçe hayata kast sebebiyle boşanmaya karar verilememektedir.
Mutlak boşanma sebebi olduğu için ise hayata kast olgusunun ispat edilmesi hâlinde hâkim, boşanmaya karar vermek mecburiyetindedir.

DAVA HAKKI

Hayata kast sebebiyle boşanma davası açma hakkı iki halde sona ermektedir; af ve hak düşürücü süre.

AF
Medeni Kanun’un 162/3.maddesine göre eşin, hayatına kasteden eşi affetmesi, bu sebebe dayanarak boşanma davası açmasını engellemektedir. Zira affın anlamı, Gençcan’ın ifadeleri ile “ruhen çektiğim acıyı yendim ve bu evlilik birliğinin devamını istiyorum”[5] demektir.
Af iradesi için kanunda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Yazılı veya sözlü, açık veya örtülü her şekilde olabilmektedir.
Ancak örtülü aftan söz edebilmek için eşin davranışlarından şüpheye yer kalmayacak şekilde açıkça, af iradesinin varlığı anlaşılmalıdır.[6]

Örneğin, hayata kast durumuna rağmen eşin, hayatına kast eden eşi ile birlikte tatile gidilmesi örtülü af sayılır.
Ortak konutu terk etmeyip birlikte yaşamaya devam etmek başlı başına affın varlığına delil olmamaktadır.[7]

Önemle belirtmek gerekir ki eşin hayatına kast eden eş hakkında ceza hukuku bağlamında şikayet hakkından vazgeçmesi, boşanma hukuku anlamında af sayılmamaktadır.

Af iradesi, boşanma davasının açılmasından önce veya sonra ortaya ortaya koyulabilmekte, her türlü delille ispatlanabilmektedir.

HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Hayata kast sebebiyle boşanma davasında davaya hakkı olan eşin, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde hayata kast olgusunun doğumundan itibaren beş yıl geçmekle dava hakkı düşmektedir.

C. HAYATA KAST SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASININ SONUÇLARI

Öncelikle belirtmek gerekir ki hayata kast sebebiyle boşanma, her ne kadar mutlak boşanma sebebi olsa da bu sebebe dayanarak açılan boşanma davalarında, hâkim, ayrılığa da karar verebilmektedir.
Eşler arasındaki ortak hayatın yeniden kurulabilme olanağını öngörüyorsa boşanma kararından ziyade ayrılığa karar vermek hâkimin takdirindedir.

1. KUSURLU EŞİN EDİNİLMİŞ MALLARDAKİ PAYI

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası sonuçlarını özellikle boşanmanın mali sonuçlarında göstermektedir.
Bilindiği üzere eşler arasında evlilik süresince kural olarak edinilmiş mallara katılma rejimi (yasal mal rejimi) geçerlidir. Boşanma davasının açılması ile edinilmiş mallara katılma rejimi sona erer, boşanma kararının kesinleşmesiyle de tasfiye işlemleri başlar.

Edinilmiş mallara katılma rejimi hükümleri incelendiğinde “artık değere katılma” başlıklı 236’ncı maddenin 2’nci fıkrasında, zina ve hayata kast sebebiyle açılan boşanma davaları için özel bir hüküm öngörülmüştür.

İlgili fıkraya göre, “zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.”

İlgili düzenleme ile zina ve hayata kast halleriyle sınırlı olarak, hâkime artık değere katılma oranını hakkaniyet gereğince belirleme hususunda takdir yetkisi tanınmıştır.
Hayata kast sebebiyle açılan boşanma davasında, hâkim, bu sebebe dayanarak boşanmaya karar verirse bu yönde bir talep gelmemiş olsa dahi re’sen kusurlu eşin artık değere katılma oranını azaltabilmekte yahut kaldırabilmektedir.

2. MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

Mutlak boşanma sebeplerinden olan hayata kast olgusuna dayanarak açılan boşanma davasında veya dava sonrasında hayatına kastedilen taraf, maddî tazminat talebinde bulunabilir. Zira hayata kast, ağır bir kusurdur.
Hayatına kastedilen eşin kusuru ne olursa olsun hayata kast fiilini işleyen tarafın kusuru daha büyük olacaktır.[8]

Yine boşanmaya sebep olan durumlar sonucunda çoğu zaman taraflardan biri; acı çekmek, derin üzüntüler yaşamak ve ruhî bunalımlar geçirmek tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Özellikle zina, hayata kast gibi özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davalarında bu durum göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmaktadır.[9]
Bu itibarla hayata kast sebebine dayanarak boşanma kararının verildiği bir davada, kişilik haklarına saldırılan eşin manevi tazminat talep edebileceğinden şüphe yoktur.
Hayata kast fiilleri, aynı zamanda bir haksız fiil teşkil etmektedir. Bu nedenle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, manevî tazminat talebini genel hükümler çerçevesinde de ileri sürebilmektedir.

3. YOKSULLUK NAFAKASI

Medeni Kanun’a göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilmektedir.
Hayata kast sebebiyle boşanmaya karar verilen durumlarda, hayatına kastedilen taraf kusuru ne olursa olsun hayatına kasteden tarafa nispeten daha az kusurlu olacağı için yoksulluk nafakası talep edilebilmektedir. 
Hayata kast fiilini işleyen davalının ise yoksulluk nafakasını talep etme hakkı olmayacaktır.

4. VELAYET

Çocuğun velayeti evlilik birliği içerindeyken anne ve baba tarafından kullanılırken boşanma ile birlikte velayet hakkının kullanımı anne veya babadan birine verilmektedir.

Hâkim, velâyet hakkının hangi tarafa verileceği hususunda tarafların talep ve düşüncelerinden ziyade “çocuğun menfaatini” göz önünde bulundurmaktadır.
Hayata kast, utandırıcı bir suç işleme gibi olgular tarafın psikolojik durumunun yerinde olmadığına dair kuvvetli emarelerden olsa da çocuğun menfaati gereği velayetin takdiri hakimdedir.

Boşanma davaları hakkında detaylı bilgi almak için bizimle buradan iletişime geçebilirsiniz.

Sağlıklı günler dileriz.

#ankara avukat    #boşanma avukatı    #aile hukuku    #hukuki danışmanlık


[1] Akgün, M. Zerrin (1949) Boşanma Hukuku, İstanbul, Ahmet Halit Kitabevi, s. 52.
[2] Kibar, Ahmet Fevzi, Türk Hukukunda “Hayata Kast” Sebebi ile Boşanma ve Doğurduğu Hukuki Sonuçların Değerlendirilmesi, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020 ; “İntihara teşvik fiilinin cana kast teşkil edebilmesi için, bunun ciddi olması, örneğin, intihar vasıtalarının sağlanması suretiyle diğer eşe verilmesi lâzımdır. Yoksa mücerret <sen kendini öldürmelisin> gibi bir söz sarf edilmesi cana kast sayılmaz.” (Velidedeoğlu, s. 199).
[3] Kibar, Ahmet Fevzi, Türk Hukukunda “Hayata Kast” Sebebi ile Boşanma ve Doğurduğu Hukuki Sonuçların Değerlendirilmesi, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020; Akhan, Burcu (2009) “Aile İçi Şiddetin Boşanma Davalarına Etkisi”, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi, Adlî Tıp Enstitüsü, s. 121.
[4] Kılıçoğlu, Ahmet M. (2019) Medeni Hukuk, 4. Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, s. 96.
[5] Gençcan, Ömer Uğur (2015) Boşanma, Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları. s. 170.
[6] “Af, açık veya örtülü olabilir, fakat mutlaka affeden eşin serbest iradesinin ürünü olmalı, yani aldatma veya korkutma yoluyla elde edilmiş olmamalıdır.” (Akıntürk/Ateş, s. 247).
[7] Kibar, Ahmet Fevzi, Türk Hukukunda “Hayata Kast” Sebebi ile Boşanma ve Doğurduğu Hukuki Sonuçların Değerlendirilmesi, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020; Kılıçoğlu, s. 95; Gençcan, s. 170-171; Özden, s. 91-92; Karabulut, s. 69.
[8] Kibar, Ahmet Fevzi, Türk Hukukunda “Hayata Kast” Sebebi ile Boşanma ve Doğurduğu Hukuki Sonuçların Değerlendirilmesi, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020
[9] Kibar, Ahmet Fevzi, Türk Hukukunda “Hayata Kast” Sebebi ile Boşanma ve Doğurduğu Hukuki Sonuçların Değerlendirilmesi, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2020